76. boğaz — 1) горло; 2) пролив İstanbul b. ı (B. İçi) — Босфор

77. kıyı— 1) (sahil) берег; 2) край

78. dolmak (ile) — наполняться
dolu — полный, наполненный;

занятый

79. kaçmak—сбежать, убежать
rahatı kaçtı—он лишился покоя

80. burs — стипендия

Производные слова

1. hoşlanmak(-den) — испытывать удовольствие, нравиться

2. selâmlamak—приветствовать

3. geçenlerde — недавно

4. yakında — 1) вскоре; 2) недавно

5. oysa(ki) (halbuki) — а между тем

6. istemez — не надо, не требуется

7. seçkin — избранный

Устойчивые словосочетания, идиомы

1. hiç değilse (hiç olmazsa) по крайней мере 2. şöyle böyle и так и сяк, ничего, так себе

3. buz dolabı холодильник

4. ufak tefek (şeyler) мелкий; тщедушный; (всякие) мелочи, то-се 5. üst(ü) bas(ı) (его) одежда; внешний вид

6. bu günlerde на этих днях

7. yedisinden yetmişine kadar от мала до велика

8. dolup (dolup) boşalmak (периодически) заполняться

9. kimin nesi? кто(еще)такой?

10. ister... ister хоть... хоть...

Примечания:

1. Неологизмы пока не могут полностью заменить старые слова. Так,
существительное kurul вытесняет арабское heyet в терминологических
словосочетаниях (типа «совет министров», «избирательная комиссия»,
«генеральная ассамблея» и т. п. ), но в более широком значении — группа
лиц, объединенных общностью деятельности («делегация», «ансамбль»,
«труппа»,... ) — чаще употребляется старое слово. Существительное
münasebet не уступает своего места в нескольких устойчивых оборотах
(ne münasebet?, bu münasebetle, bir münasebetsiz—хам, хулиган).

2. Арабское прилагательное meşgul (после глухого ş звук g оглушает­
ся) заменяется словом dolu в значении «не имеющий свободного време­
ни», но в значениях «занимающийся (чем—либо)» или «занятый (кем —
либо)», «оккупированный» пока сохраняет свои позиции.

СЛОВООБРАЗОВАТЕЛЬНЫЕ АФФИКСЫ

Сложный аффикс -lan (-la +n), присоединяясь к именам, образует непереходные глаголы, которые, если они образо­ваны от глаголов на -la, имеют очевидное страдательное или возвратное значения. ПРИМЕРЫ: hazır/lamak (готовить)—hazır/lanmak (готовиться)

baş/lamak (начинать) —baş/lanmak (начинаться (безл))

hoşlanmak — находить удовольствие

Ben böyle şeylerden hoşlanmam.

— Мне такие вещи не нравятся.

Аффикс (-а) l, присоединяясь обычно к прилагательным, образует непереходно-личные глаголы.

ПРИМЕРЫ: çok + al = çoğalmak — увеличиваться (в числе)

boş + al = boşalmak — пустеть, становиться пустым.

TEMRİNLER

13. Определите значения следующих глаголов, образованных с помо­щью аффиксов -la. -lan и -al;

süslemek, süslenmek, siyahlanmak, beyazlanmak, yemlemek, yenilenmek, temizlemek, temizlenmek, yeşillenmek, havalanmak,

yaşlanmak, yollamak, yollanmak, ayaklanmak, buzlanmak, çiçeklenmek, kuvvetlenmek, silâhlanmak, neticelenmek, sıralamak, sıralanmak, şekerlemek, şekerlenmek, keyiflenmek, amaçlamak, akıllanmak, sabunlamak, sabunlanmak, zevklenmek, boğazlamak, fırçalamak, fırçalanmak, yalanlamak, sonuçlamak, sonuçlanmak, canlanmak, şüphelenmek, kuşkulanmak, daralmak, kısalmak, incelmek, alçalmak.

14. Aşağıdaki cümleleri rusçaya tercüme ediniz:

l. Her gece burada keyifleniyoruz. 2. Rüzgâr son iki saat içinde son derece şiddetlendi. 3. Suvareye hazırlanıyoruz: ben kostümü temizliyorum (fırçalıyorum), kardeşim ellerini sabunluyor. 4. Oğlu epey büyüdü epey kuvvetlendi, fakat hiç akıllanmadı. 5. Şu ufak çocuk buraya kimler tarafından yollandı? 6. Yarınki futbol maçı acaba neyle neticelenecek?

7. Harp okulunun bütün talebeleri avluda sıralansınlar. 8. Son
zamanlar nehirdeki sular pek azaldı. 9. Oda birdenbire boşaldı.

15. (На закрепление ключевых слов двенадцатого урока. )

(до №19)

1. Ertesi sabah o da atına binip gitti. 2. Türk — Yunan ilişkileri.
3. Bu münasebetle bana çok darıldı. 4. Onunla hiç bir ilişkim
(münasebetim) yok. 5. Kapının önü pek kalabalıktı. 6. Benden
bir rica mı? Emredin. 7. Bunu zaten dün de biliyordum.

8. Kendisine bir şey söylemedim, zaten çok hastadır. 9. Böyle
olaydan (hâdiseden) sonra bir suvare filân yapmadınız mı?
10. (Sîzden) çok rica ederim: üstelemeyin (ısrar etmeyin).

11. Şu fiyatlara bak. Akıl durur. 12. Gerek «Telefon» adlı öykü
gerekse bu makale birkaç sayfalık şeyler. 13. Bu hikâye harp
ertesi zamanında başlar. 14. Bu ne kalabalık, ne oluyor?

15. У меня к вам просьба: не сердитесь на него. 16. Сам на­стаивал, а на следующий день не пришел. 17. Я, собственно, не с вами говорю. 18. Ты ищешь моего дядю? — С какой ста­ти! 19. С вашей страной мы пока не установили отношений. 20. Это мне не нравится. 21. «Ум не в возрасте, а в голове». 22. Ну и веселье.

(до № 42)

1. Bunu yapmaktan maksadın neydi? (Ne amaçla bunu yaptın?).

2. Bugün keyfim yok. 3. Elini uzattı, ben de sıktım. 4. Bugün
bir can sıkıntısı duyuyorum. 5. Mademki bu kadar çalışkansın,
bari seni yanıma alayım. 6. Bu güzel sesin sahibini (iyesini)
aradık. 7. Görgüsüz adam! Kapıyı vurup gitti. 8. Amacımızı
bildirdik de keyflendi. 9. Onunki can sıkıntısı değil para
sıkıntısıdır. 10. Bu ufak tefek şeyleri ocaktan da mutfaktan da
uzak tut. Bari şuraya koy. 11. Kapkacak bir fincandan ibaret.

l. Самочувствие хорошее? — Ничего. 2. Мне почему-то груст- но. 3. Постучите в дверь, он непременно там. 4. На следующий день его ранили в ногу. 5. Не стесняйтесь, в передней никого, кроме хозяина дома. 6. Хоть бы уж он не обижался! 7. Он стоял на перекрестке, но почему-то нас не поприветствовал.

(до №59)

1. Çok rica ederim, bir çare bulun, dişim ağrıyor. 2. Madem ki çamaşır yıkanacak, yeni model bir çamaşır makinesi alalım. 3. Bir don bir gömlek kaldı. 4. Bu gece nereye konacağız? 5. Fırçayla macun bu rafta. 6. Gömlek, caket buraya konur. 7. Benimle eğleniyor musun? Hep başka çeşit dergi (mecmua) veriyorsun (uzatıyorsun). 8. Bir kısa kollu gömlek bir de fanila. Hepsi bu mu? 9, Konfor namına bir şey yok. l Q. Hastanın koltuğuna gir de odasına götür. 11. 1995 modeli bir otomobil. 12. Çeşitli işlerde çalıştı şimdi çorapçılık yapıyor. 13. Bari sarı caket giyeyim.

1. Он остановился в гостинице. 2. В нашем городе имеются различные увеселительные заведения (места). 3. Человек в белом халате... Наверное, врач. 4. Я вижу стиральную ма­шину, но где же холодильник новой марки (образца)? 5. Ме­лочи кладут сюда. 6. На этих днях (вскоре) мы увидимся? 7. Вот зубная паста, на полке.

1. Ne duruyoruz burada? Bak, umumî bahçede bir konser var, operada bir bale. Hiç olmazsa biraz eğlensek bari. 2. Daha etkin (faal) olun. Konuklan meşgul etmek gerek. 3. Genel tarih öğretmenidir. Bu alanda çok bilgisi var. 4. Buraya özel (hususî)

işlerim için geldim. 5. Bilmemek ayıp değil, bilmek istememek ayıptır. 6. Genel müdür bu hususta ne diyor? 7. Musiki alanında (sahasında) büyük etkinlik (faaliyet) gösterir. 8. Zevk iyesi (sahibi) adam ya! Bu çeşit eğlencelere ihtiyacı (gereksinimi) yok. 9. Beni ısrarla sergiye davet ediyor, oysa (halbuki) keyifsizim. 10. Genel kurul. 11. Havuz suyla doldu. 12. Cevap istemez. 13. Bundan zevk alınır mı hiç? 14. Kimin nesi mi? Bilmem. Üstü başı temiz, efendiden bir adam. 15. Umumi harp kaçta başladı? 16. Bu alanda şenlikler yapılacak. 17. Avlumuzdan iki minareli bir cami görülüyor. 18. Turistler bir musiki heyeti konserinde.

1. Завтра я занят. 2. Наша делегация сейчас на выставке. 3. Босфор (Стамбульский пролив). 4. Я лишился покоя. 5. Для такого рода журналов есть особая полка. 6. Каждый человек нуждается в еде и питье. 7. Все они от мала до велика заня­ты рыболовством. 8. Следовало пристыдить ребенка.

16. Aşağıdaki tümceleri ve tümcecikleri Türkçe'ye çeviriniz:

1. В переднем ряду в заднем ряду. 2. Поднимитесь на­ верхспуститесь вниз. 3. Веселый человек —скучный че­ловек. 4. На это нет запрета — на это нет разрешения. 5. В зале многолюдно в зале пусто. 6. Возможно пойду -обязательно пойду. 7. Знаменитый профессор — мелкий служащий. 8. Он, безусловно, здесь — и действительно, он здесь. 9. Если такв таком случае. 10. Я этим доволен — это мне нравится. 11. Хоть впереди, хоть сзади.

Когда?, тогда, некогда (когда-то), в свое время, однажды, давно (не видел, смотрю), недавно, на днях (видел), вскоре (увижу), на этих днях, со временем, когда-нибудь, раньше, вре­мя от времени, иногда, часто, по большей части, сплошь и рядом, своевременно, вовремя, кое-где, нигде, никуда, где-то.

ARKADAŞIMIN DAİRESİ

Arkadaşım İskender bu günlerde yeni bir apartman dairesine taşındı. Eski dairesi de zaten fena değildi, fakat dört kişi için biraz dardı. İki odada oturuyorlardı. Taşındıktan sonra ahbabım bu

hâdise münasebetiyle (dolayısıyle) bir bayram yapmak istedi, bir suvare. Babası bu gibi şeylerden hoşlanmaz, takat İskender üsteledi. İskenderi tanıyor musunuz? Akıllı terbiyeli şen bir çocuk, Gerçi biraz tembel... Ey, uzattım galiba.

Önceki gün evde oturuyordum. Birdenbire telefon çaldı, Açarak «Alo» dedim. Uzaklardan gelen gür ses: «Nik, sen misin? diye sordu. Nasılsın bakalım?» «Eh. şöyle böyle... Ne iyi ne fena. İkisinin ortası. Sizde ne var ne yok?» «Dün sabah yeni eve taşındık. Sana telefon etmekten maksadım da hem bu haberi sana vermek, hem de davet etmek... » «Nereye?» «Nereye olacak? Suvareye. Yarın akşam... »

Benim de o sırada keyfim yoktu (yerinde değildi). Başım ağrıyordu. Teşekkür ederim, dedim. Fakat... Maalesef... dedim. Rahatsızım, keyifsizim. Sonra kalabalıkta sıkırılım... can sıkıntısı... Filân, falan...

İskender itirazımı dinlemedi. « Muhakkak geleceksin! dedi. Çok rica ederim. Yoksa darılırım. ». «Peki, emredersin. Mademki bunda ısrar ediyorsun, bari geleyim. Fakat çok kalmam. Çünkü gerçekten de rahatsızım». Arkadaşım: «Rahatsızlığına her halde bir çare bulunur!» diyerek bana yeni adresini bildirdi.

Ertesi günün akşamı, yani dün akşam, troleybüse binerek gittim. N. bulvarındaki evini elimle koydum gibi buldum. İkinci kata çıkıp kapıya vurdum (Kapının üzerindeki zil nedense işlemiyordu). Kapıyı açan ev sahibi, elimi sıkarak: «Tam vaktinde geldin! Diye beni selâmladı. Henüz başka konuk yok. Gel, sana dairemizi göstereyim».

Geniş bir sofada duruyorduk. Paltomu çıkarıp astım, sağ taraftaki kapıdan mutfağa girdik. Burada hava gazı ocağı, bir masa, bir musluk var, bir köşede de buz dolabı. Kapkacak duvardaki raflarda bulunur. Mutfaktan gelinen banyo odasında çamaşır makinasından başka hemen hemen hiç bir şey yok. Duvardaki küçük dolapta sabun, macun, diş fırçaları gibi ufak şeyler bulunur.

Dört odadan ibaret olan dairenin iki odasını gördüm, Arkadaşımınkinde elbise dolabını açıp içeriye şöyle bir baktım. İskender güzel giyinir, üstü başı daima temiz. Gardırobunda

çeşitli eşya var: yeni model pantolonlar, caketler, gömlekler, çoraplar, ayakkabı...

Buradan misafir salonu olarak kullanılan yemek odasına geçip kolluklardan birine oturarak elime bir dergi aldım, ilginç bir makale seçeyim dedim. Canım okumak istiyordu.