İŞ GÜNÜMÜ NASIL GEÇİRDİM?

Hey arkadaş, neden derse çalışmıyorsun? — Bugün pazartesi mi? — Hayır, değildir. — Salı mı, çarşamba mı? -Hayır, ne salı, ne çarşamba, ne de hattâ perşembe.

Ya ne? — Cumartesi. — İşte cumartesi akşamı boş vaktimiz çok. Dinlenmek istiyorum.

— Öyleyse, anlat bakalım, dün ne yaptın? — Çok meraklı çocuksun sen. Ama peki...

Her yılda 52 hafta var. Her hafta yedi gündür. Bunların altısı iş günleri. Böyle günlerde yataktan erken kalkıyoruz. İşte dün sabah da, cuma günü saat yedide uyandım, yataktan kalktım.

İlk önce ellerimi, yüzümü yıkadım tıraş oldum. «Ses» gazetesini şöyle gözden geçirdim, sonra kahvaltı ettim. Jimnastik yapmadın mı? Hayır, şimdi ben biraz rahatsızım, jimnastik yapmıyorum. Peki, kahvaltı ettin de ne yaptın? Kahvaltıdan sonra tabiî okula gittim. Otobüsle mi? Evvelâ 22 numaralı otobüse bindim, sonra metroyla gittim, okula vardım. Metroda bir arkadaşımı gördüm, okula beraber gittik. Yolda konuştunuz mu? Elbette konuştuk. Ne konuştunuz? Politika filân konuştuk. Peki, devam et, sonra ne oldu? Bir şey olmadı. Fakültemize geldik, tam saat dokuzda zil çaldı, dersimiz başladı. Her gün altı dersimiz var. İşte dün de altı saat çalıştık. Sen Türkçe öğreniyorsun, değil mi? Evet. Türk dili güç mü yoksa kolay mı? Önce bana pek güç geldi, hele grameri... Sizde Türkçe dersleri ne günleri var? Hemen hemen her gün. Derslerinizde ne yapıyorsunuz? Meselâ dün öğretmenimiz dersaneye girdi, biz hemen ayağa kalktık, öğretmenimize selâm verdik. Sonra beraber çalışmağa başladık. Okuduk, yazdık. Birkaç tümceyi Rusça'dan Türkçe'ye çevirdik. Biraz da konuştuk. İşte böyle iki saat geçti. Teneffüsten sonra tarih dersi başladı, sonra da spor dersi... Sözün kısası altı saat iyiden iyiye (sıkı sıkı) çalıştık. Derslerden sonra doğal lokantaya (yemekhaneye) gittik, öğle yemeği yedik. Son dersten bir saat sonra iki numaralı salona gittik, bir toplantı yaptık. O toplantıda sen söz aldın mı? Hayır, bu defa grupbaşımız söz söyledi, ben konuşmadım. Eve saat kaçta döndün? Eve saat altıda döndüm. Akşamleyin ne yaptın? Bir iki saat dinlendim, babama mektup yazdım. Baban Moskovalı değil mi? Moskova'lıdır, fakat şimdi ortada değildir, bir ödevle Tver kentine gitti. Ey, sonra? Sonra ders vazifelerimi (ödevimi) yaptım. İlginç bir roman okumaya başladım. Ancak saat yarımda yatağa girdim, uyudum. İşte günüm böyle geçti.

ДИАЛОГИ DERSTE

— Gün aydın. Herkes (yerli) yerinde mi? Âlâ. Siz lütfen kara tahtaya gelin de şu tümceyi Rusça'ya çevirin: «Çocuklu

kadın: «Şu yardımınıza çok teşekkür ederim» dedi». Siz de defterlerinize yazın. (Öğrenciler çevirmeğe başlıyorlar)

— (Öğrencilerden biri) Öğretmenim, ben bitirdim.

— Cümleyi bir daha gözden geçirin. Yalnış filân yok mu?
Gözden geçirdiniz mi? Öyleyse bana gösterin çevirinizi. /
biraz sonra/ Hey iki ahbap çavuş! Konuşmak yok, çalışın.
Söylüyorum, ikisi de oralı değil. Aslanım, siz bize söyleyin
bakalım, arkadaşın çevirisini doğru mu buluyorsunuz?

 

- Doğru buluyorum, öğretmenim. Ben de böyle tercüme
ettim.

- Evet, böyle çeviri fena değil. Fakat bir yalnış da var. Pek
ciddi değil ama, gene de düzeltmek gerek.

 

— Yanlış cümlenin neresindedir? «Çocuklu» sözünde mi
(sözcüğünde, kelimesinde mi)?

— Evet, işte burada. (Anlatıyor) Anladınız mı şimdi, küçük
bey (delikanlı)? Sakın, bu yanlışı bundan böyle yapmayın.
Bir yanlışı tekrarlamaktan (tekrar yapmaktan) her zaman
sakınmak gerek. Şimdi de yerinize oturunuz. Bay
Sarımsakov, söyleyin bize, perşembe günü, yani son
dersimizde ne yaptık?

— Son defa «İş günümü nasıl geçirdim?» adlı yazıyı okuduk,
çevirdik.

— Bu yazıyı okumak, çevirmek size güç gelmedi mi?

— Hayır, bana güç gelmedi. «Dün günümü nasıl geçirdim?»
yazısını kolay kolay Rusça'ya çevirdim. Çok basit bir metin
(yazı).

— Pek İyi. Şimdi de Türkçe anlatın bakalım: dün gününüzü
nasıl geçirdiniz?

KÜÇÜK KONUŞMA

— Hey beyim! Durun bakalım. Affedersiniz, siz Rüştü Bey
değil misiniz? Ben onunla konuşmak istiyorum da...

— Hayır efendim, ben o değilim. Fakat Rüştü Beyi yakından
tanıyorum. Maalesef şimdi burada yoktur, demin gitti.

Yarım saat önce...

— Acaba nereye gitti?

— İşte orasını bilmiyorum. Bir şey söylemedi. Ben de merak
ediyorum.

— Beyefendim, lütfen söyleyin, şu Rüştü Bey nasıl bir
adamdır?

-— Son derece çalışkan, ciddi bir adam. Sonra da çok doğru, yalan nedir, bilmiyor...

- Yok yok... Ben onu sormuyorum, beni yanlış anladınız. Yani... şey genç mi ihtiyar mı filân? Onu bildirin bana.

— Rüştü Bey 25 yaşında bir delikanlı... Şöyle orta boylu,
sarı saçlı bir genç... Ha unuttum! Gözleri mavi, hem de
açık değil, koyu mavi.

— Bildirinize teşekkür ederim. Affedersiniz, rahatsız ettim.

— Bir şey değil, efendim. Allaha ısmarladık!

— Güle güle beyim!

УПРАЖНЕНИЯ

19. Переведите на русский язык следующие предложения:

1. Bununla ne demek istiyorsunuz? 2. O adamla hangi dilde konuştunuz? 3. Her şeyden evvel anama babama uğradım. 4. Bu İşle hemen hemen iki saat uğraştık. 5. Şu tahtanın boyu hemen üç metredir. 6. Uzun boylu bir adamdır; uzaktan tanıdım. 7. Sakın, dostunuza bunu söylemeyin. 8. Hastayı nasıl buldunuz, bay doktor? Pek fena buldum. 9. Bu masanın ayağı yarım metre mi? 10. Ben kardeşinizi yakından tanıyorum; lütfen ona selâm söyleyiniz. 11. Vaktimiz yok, sizin sualinizi geçiyorum. 12. Dün sabah saat yedide uyandım, yatağımı odamı düzelttim, sonra çalışmaya oturdum. 13. Lütfen alınız, tanı yirmi ruble. 14. Sözün kısası o sizin delikanlıyı hiç tanımıyorum. 15. Bugün hava nasıldır? Kaç derece sıcak var? 16. Dersten yarım saat

önce kiminle konuştunuz? Dersten önce sınıfımızın şefıyle konuştum. 17. Burası ilk okul mu orta okul mu? 18. Troleybüse bindik, tanı saat onda sinemaya vardık. 19. Saat on biri geçiyor, hemen yatağa gır. 20. Sakın, bize mektup yazmayı unutmayın.

21. Bu boyda adama burada çalışmak doğal güç geldi.

22, Bursa'lı değil misiniz? 23. Oğlunuz okula girdi mi? Okula
girdi fakat sınıfı geçmedi. 24. Bak bak, ortada kimse yok.
25. Son günler ben hiç bir yere çıkmadım. 26. Kahvaltı etmek
mi istiyorsun? Neden ellerini yüzünü yıkamadın? 27. Ödeviniz
pek güçtür, sıkı sıkı çalışınız. 28. Söyleyiniz bakalım, benden
önce odaya kim girdi? 29. «Romanın devamını okudunuz mu?»
dedi. —«Bu romanın devamı da yok, sonu da yok», dedim.
30. Zil çalmadı, işinize devam ediniz. 31. Size bildirmek
istiyorum, çok İlginç (enteresan) şey.

20. Переведите на турецкий язык следующий отрывок.

Сегодня я проснулся очень поздно. Я помыл руки, лицо, позавтракал и вышел из дома. — А (свою) постель ты при­брал? — Конечно, прибрал. — Куда ты поехал? — Разуме­ется, я направился в институт. — На чем ты поехал? — Я живу очень близко от нашего института, я пошел пешком: перешел Миусскую площадь и ровно в девять часов дошел до института. Наше здание девятиэтажное, аудитории на пятом этаже. Я поднялся на пятый этаж. Как раз в это время прозвонил звонок. Я прошел по коридору и вошел в свою аудиторию. После меня в аудиторию вошел наш пре­подаватель. — Что ты изучаешь? — Я учусь на факультете теоретической лингвистики Гуманитарного университе- та. — Сколько часов длились вчера ваши уроки? — Наши уроки продолжались шесть часов. Мы основательно пора­ботали, и после уроков мои товарищи пошли в столовую обедать, а я пошел домой. Через час я вернулся в институт, и мы провели собрание. — Какое собрание? — Курсовое собрание. - - Ты выступал на этом собрании? — Нет, я не произнес ни слова. — Когда ты пришел домой? — Два часа тому назад. — А сейчас куда идешь? — К одному своему

приятелю. — Ну ладно, передай (скажи) от меня привет своей матери.

21. Şu cümleleri Rusça'dan Türkçe'ye tercüme ediniz:

1. Мой письменный стол стоит посредине (в середине) ком­наты. 2. Его друг-—молодой человек среднего роста, с длинными волосами. 3. Смотрите, не ошибитесь: он рабо­тает не в институте, а в начальной школе. 4. Прежде всего скажи, как ты меня нашел? 5. Откуда ты достал этот ро­ман?— Я взял его в нашей библиотеке. 6. Как вы его уз­нали? — Я его очень хорошо знаю. 7. Я не нахожу (не на­шел), что этот проспект очень красив. 8. Преподаватель ска­зал: «Исправьте (свою) ошибку». 9. Они прибыли в поло­вине первого, после полудня. 10. К сожалению, я сначала не понял его слов. 11. Я ему никакого письма (=письма и прочего) не писал. 12. В высшей степени серьезный моло­дой человек! Интересно, чем он занимается?

22. Şu cümleleri ağızdan (устно) Türkçe'ye tercüme ediniz:

î. Этого я не знаю. 2. Он опытный учитель. 3. Мы изучаем турецкий язык. 4. Повторите это предложение. 5. Просмот­ри сегодняшнюю газету. 6. Спросите у него. 7. Чем вы заня­ты? 8. Раньше меня ничего не говори. 9. Ему 44 года. 10. А вам сколько лет? 11. Мы вышли на площадь Таксим. 12. Я легко перевел эту статью. 13. Исправьте свою ошибку. 14. Вхо­дите после этого юноши. 15. Вы заходили в книжный мага­зин? 16. Улицы этого города очень тесные. 17. Я говорил это несколько раз. 18. Не ври. 19. Прошло две недели. 20. Я задал ему несколько вопросов. 2). Я тотчас вышел. 22. Где ты это раздобыл? 23. Вокруг никого нет. 24. Собрание про­должалось ровно два часа. 25. Мы постучали в дверь. 26. Весь день мы упорно работали. 27. Я забыл зайти к вам. 28. Этот роман имеет продолжение. 29. Смотрите не забудь­те. 30. Вы уладили свои дела? 31. Он встал и ушел. 32. Вы с кем здороваетесь? 33. Я не хочу с ним разговаривать. 34. Что вы изучаете? 35. Вы говорите по-турецки? 36. Он сказал: «От­вечайте». 37. На этот раз мы никого не обеспокоили.


8