“İslam’da namazı terkedenin hiçbir nasibi yoktur.”20

(16) Müsned: 2/345 Buna önceki hadis şahitlik etmektedir. Başka hadisler de çokça bulunmaktadır. “Camiul Usul”: 1/2245 ve sonrasına müracaat ediniz.

(17) Bu hadiste bilindiği üzere kısaltma yapılmıştır.

(18) Nesei: 7/76; Kanın haram oluşu bölümünde: Hadisin ravileri de sahih ravilerdir. İmran Ebul Avam hariç.Kendisi doğru birisidir ancak vehimi vardır. Lakin bu hadisin manası Sahihayn’da ve başkalarında sabittir. Geçen hadiste olduğu gibi.

(19) Bu hadisin tahrici sayfa: 17’de geçmişti.

(20) Mevkuf bir hadis olarak Ömer’in (r.a.) sözünden varid olmuştur. Bunu Malik Muvatta’sında: 1/40 rivayet etmiş isnadı da sahihtir. Aynı zamanda bu hadis. “Sünen-i Beyhaki” 1/356’da Malik’in yolu ile mevcudtur. Merfu olarak da Ebu Hureyre’den (r.a.) “Namazı olmayanın İslamda nasibi yoktur, abdesti olmayanın da namazı yoktur” hadisi bulunmaktadır. Heysemi “Mecme” adlı eserinde bunu Bezzar’a: 1/292 belirtmede bulunmuştur ve “Hadiste, Abdullah b. Said b. Ebi Said bulunmaktadır. Onun zayıflığında icma etmişlerdir” demiştir.

Ömer b. Hattab memleketlere mektup yazıp:

“En önemli işleriniz bana göre namazdır. Her kim onları muhafaza ederse dinini muhafaza etmiş olur. Her kim de namazı zayi ederse diğer şeyleri de zayi etmiştir. şüphesiz namazı terkedenin İslam’da nasibi yoktur” demiştir. Devamla da şöyle demiştir: “şüphesiz ki her namazı hafif görüp namazı alttan alan kişi İslamı da hafif görmüş, alttan almış demektir. Muhakkak ki İslam’da bu kişilerin nasibleri ancak namazdaki nasibleri kadardır. İslama olan rağbetleri de namaza olan rağbetleri kadardır.

Ey Abdullah bunları iyi anla! (Bil ki: Senin nasibin sadece İslamdan’dır. İslamın sendeki kadri namazın sendeki nasibi kadardır. Namazın kadri de sendedir.) Allah (c.c.) ile (kötü olarak) karşılaşmaktan sakın. Sendeki islamın kadri olmaz. Çünkü kalbinde islamın kadrinin olması demek kalbinde namazın kadri olması gibidir.

Nitekim Nebi’den (s.a.v.) gelen bir hadiste şöyle buyurmuştur:

“Namaz dinin direğidir.”21 Dolayısıyla sen, kıldan bir çadırın direği eğer yıkılacak olursa o çadırın da alt üst olacağını, ne kazık dikmekle ve ne de iple bağlamakla fayda vermeyeceğini bilmez misin?

(21) Suyuti, “Camiu’s-Sağir” den Beyhaki’nin “şuab” adlı eserine belirtmiştir. Ebu Nuaym el-Fadl b. Dekkin’in “Namaz” adlı eserinde de geçmektedir. İbni Ömer’den tahric etmiştir. Hafız İbni Hacer şöyle demiştir: Bu mürsel olup ricali de sikadır. Bu hadisin başka yolları da vardır. Muaz’ın sahih hadisi de buna şahit olmaktadır. Hadiste “İşin başı İslam, direği de namazdır” kavli vardır. İsnadı da sahihtir. Bak: Bu kitapta sayfa: 47.

Ancak kıldan yapılan bu çadırın direkleri bulunsa o zaman gerek kazıkla destek ve iple bağlama fayda verir. İslamdaki namaz da işte böylecedir.

(Nebi (s.a.v.)’den gelen bir hadiste kendileri şöyle buyurmuşlardır: “Dininizde ilk kaybedeceğiniz şey emanet olacaktır. Son olarak da kaybedeceğiniz namaz olacaktır. Namaz kılanlar arasında da ahlaksızlardan bazı zümreler bulunacaktır.”)

Başka bir hadis te şöyledir:

“Kulun kıyamet gününde ilk olarak sorulacağı ameli namaz olacaktır. şayet namazı kendisinden kabul olunmuşsa diğer amelleri de O’ndan kabul edilmiş demektir. şayet namazı kendisine geri çevrilmiş ise (kabul edilmemişse), diğer amelleri de geri çevrilmiş demektir.”22

(22) Heysemi Mecmau’z-Zevaid: 1/291-292’den Taberani’nin “Evsad” adlı eserine -Enes’den gelen- eserinde belirtmiştir. şöyle demiştir: “Bu hadiste Kasım b. Osman vardır. Buhari şöyle demiştir: “Kendisinde hadislerine tabi olunmayan hadisler vardır.” İbni Hibban “Sikat” adlı eserinde bunu zikretmiştir. Dedi ki: “Belki hata yapmıştır” Münziri de Terğib ve Terhib: 1/245’de Abdullah b. Kırd’dan bunu rivayet etmiştir. Bunu da Evsat’da Taberani’ye nisbet etmiştir. şöyle demiştir: İnşaallah bu hadisin isnadında bir beis yoktur. Bu hadisin Ebu Hureyre hadisinden şahitleri bulunmaktadır. Bu hadis için gelecek hadise -sayfa 32- de gelecek olana bakınız. Böylelikle hadis sahih olmaktadır.

(Namaz, dinimizin sonudur. Bu, kıyamet gününde amellerimizden yarın sorulacağımız ilk ameldir. Nitekim namazın gitmesinden sonra İslamda, din de yoktur. İslamdan son olarak gidecek şey dolayısı ile namazdır.” Bunların hepsi Ahmed’in kelamıdır.)23

(23) Bu nassı; İmam ibni Kayyim, Ahmed’in “Kitabu’s-Salah” adlı eserinden nakletmeştir iki köşeli parantezi de bizler O’ndan istidrak ettik.

Namaz, İslamın ilk farzı olup, dinden de kaybedilecek en son ameldir.24 Namaz, İslamın başı ve sonudur. Dolayısıyla başı ve sonu gidecek olursa İslamın hepsi gidiverir. Nitekim herhangi bir şeyin başı ve sonu gidecek olursak hepsi gitmiş demektir.

İmam-ı Ahmet şöyle demiştir: “Herhangi bir şeyin sonunun gitmesi demek, hepsinin gitmesi demektir. Dolayısı ile kişinin namazı gidecek (kılınmayacak) olursa dini gidiverir.” Dolayısıile Abdullah b. Mesud’un:

“Müslümanın kanı şu üç şeydan biri olmadan helal olmaz. Evli zani, Cana can (birisini öldürmek), Dinini terkeden”25 diye rivayet ettiği hadisin maksadı; namazı terkedenin öldürüleceği hakkında gelen en kuvvetli delillerden birisidir.

(24) İmamı Ahmed Müsned: 4/251; Hakim ve İbni Hibban Ebu Umame’den rivayet etmişlerdir. şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki İslamın düğümleri teker teker çözülecektir. Herbir düğüm çözüldükçe insanlar da öbürüne teşebbüs edeceklerdir. Bu düğümün başı hüküm ile sonu ise namaz ile (ilgili) olacaktır.” Bu hadisin isnadı ise sahihdir.

(25) Bu sayfa 17’de geçmiştir.

 

Sıddık* zekatı vermeyenlere karşı savaşmıştır ve:

“Vallahi, namazla zekatın arasını ayıranlarla savaşacağım. Bu muhakkak, karinesi (belirtisi, izi) Allah’ın kitabında olan bir konudur.”demiştir.36

(*) Ebu Bekir’in (r.a.) meşhur olduğu lakabıdır. (Mütercim).

(36) Buhari: 13/217, İ’tisam bölümünde, Rasulullah’ın (s.a.v.) sünnetine uyma babı, aynı zamanda zekat bölümünde: Zekatın vacibliği babı, aynı zamanda mürtedlerin öldürülmesi bölümünde: Farzları kabul etmeyeni öldürme babında; Müslim: 20, İman bölümünde: İnsanlar: “Lailahe illallah” deyinceye dek onlarla savaşma emri babı; Tirmizi: 2610, İman bölümünde: İnsanlar: “Lailahe illallah” deyinceye dek onlarla savaşmakla emrolundum konusu hakkında babı; Ebu Davud: 1550, Zekat bölümünün bahsinde; Nesai: 5/14, Zekat’ta: Zekatı vermeyenler babında rivayet etmişlerdir.

Aynı zamanda bu İslam’ın kendisinde hak ihtiva ettiği ilkelerdendir. Rasulullah (s.a.v.) sadece bayrağını kaldırmayı emretmemiştir. Canında sadece, İslam’ın hakkı sabit olduğu vakit korunduğunu haber vermiştir.* İşte bu da; (zekattan vs.) imtina eden topluluk için bir savaş emridir. Tek kişi bunu vermeyecek olsa, onun öldürülmesi konusuda üzerinde takdir yapılan bir konudur. O nitekim, İslam şeriatının kelimesinin haklarını terketmiştir. Bu görüş; görüşlerin en sahih olanıdır.

(*) Sayfa: 19-20’deki geçen hadislere müracaat edin.

İkinci Rivayet: Namazın dışındakileri terketmesi sonucu kişi öldürülmez. Çünkü namaz bedensel bir ibadettir. Buna bir şey niyabet eklenmez. Abdullah b. şakik şöyle söylemiştir:

“Rasulullah’ın (s.a.v.) ashabı namaz hariç hiçbir amelin terkini küfür saymazlardı.”37

(37) Tirmizi: 2624, İman’da: Namazı terkeden hakkında bab, isnadı ise sahihtir. Bunu Hakim de mevsul hadis saymıştır: 1/7, Abdullah b. şakil o da Ebu Hureyre’den (r.a.) dedi ki........ hadisinden dolayı. Hakim şöyle demiştir: “Buhari ve Müslim şartlarına göre hadis sahihtir. Zehebi de: “İsnadı sahihtir” demiştir.

Çünkü namaz; diğer amellerde bulunmayan hususiyetlere sahiptir. Bu da şüphesiz İslam’da Allah’ın ilk kıldığı farz olduğudur. Bu yüzden de Rasulullah (s.a.v.) elçilerini ve naiblerini bir yere (İslam’a) davet etmek için gönderdiği vakit, iki şehadet kelimesinden sonra namaza davet etmelerini emretmiştir. Muaz’a (r.a.) şöyle demiştir:

“Sen kitab ehline (davet) için gittiğinde; onları ilk davet edecek şey: “Allah’tan başka ilahın olmadığına ve Muhammedin de Allah’ın Rasulü olduğuna” şehadet etmeleri ve şüphesiz onlara beş vakit namazı farz kıldığını söylemen olsun.”38

(38) Buhari: 3/255, Zekat bölümünde: Savaşlarda insanların kerim olan (değerli) malları sadaka olarak alınmaz babı; Veda hutbesinden önce Muaz’ın (r.a.) Yemen’e gönderilişi babı; Müslim: 19, İman’da, iki şehadet kelimesine ve İslam’ın şeriatlerine davet babında; Tirmizi: 625; Ebu Davud: 1584; Nesai: 5/55’de rivayet etmişlerdir.

Aynı zamanda namaz kulun (kıyamette) amelinden ilk hesaba çekileceği ameldir. şüphesiz ki Allah (c.c.) onu Sema’da miraç gecesi farz kılmıştır.39

(39) Buhari: 6/217-219, Mahlukatın yaratılışı bölümünde: Meleklerin zikri babında.....; Müslim: 162, İman’da Rasulullah’ın (s.a.v.) gece yüniyüşü (isra) ve beş vakit namazın farzlığı babında; Tirmizi: 213; Nesai: 1/217-223’de namaz bölümünde, namazın farziyeti babında rivayet etmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim’de de en çok varid olan bir ameli farzdır. Aynı zamanda Cehennem ehline:

“Sizleri sakara (ateşe) sürükleyen ne idi?”

(Müddesir: 74/42) diye sorulunca, namazın terkinden başkası ile sözlerine başlayamayacaklardır.

Namazın farzı -diğer farzların tersine- kulda akıl mefhumu devam ettiği sürece hangi halde olursa olsun düşmez, devam eder. Ancak diğer farzlarda (kişide hastalık, fakirlik vs.) bulunduğu zaman düşerler. Namaz aynı zamanda İslam’ın çadırını ayakta tutan bir direktir.40

(40) Sayfa “21”e bak.

Öyle bir amel ki hem hür olana hem de köle olana, hem erkek ve hem de dişiye, hem hazıra hem de misafire, hem sıhhatliye hem de hastaya, hem zengine hem de fakire farzdır. Rasulullah (s.a.v.) şüphesiz, İslam’a icabet eden kimseye, namazı iltizam etmekle kabul ederdi. Enes’den Katade’nin dediği gibi:

“Rasulullah (s.a.v.), İslam’a icabette bulunan kimseyi, namazı kılması ve zekatı vermesi ile kabul ederdi.”

Çünkü diğer amellerin kabul edilmesi namazın kılınması ile mevkuf olur (tam olur). Dolayısı ile yüce Allah (c.c.) namazı terkeden bir kişinin orucunu, haccını, sadakasını, (zekatını), cihadını ve başka herhangi bir amelini kabul etmez. Tıpkı Avn b. Abdullah’ın (r.a.) dediği gibi:

“Muhakkak ki kul kabrine konduğu zaman -sorulacak şeyler hususunda- ilk olarak ona namazından sorulacaktır. Eğer namazları kılınmış ise diğer amellerine de bakılır. Eğer kılınmamış ise diğer amellerine bakılmaz.”

Nitekim buna: “Müsned”de ve “Sünen”de Ebu Hureyre’nin (r.a.) Rasulullah’tan (s.a.v.) rivayet ettiği hadis delalet etmektedir:

“Kulun amellerinden ilk sorguya çekileceği ameli namazı olacaktır. şayet namazları salih olursa (kılınmışsa) şüphesiz felah bulmuş ve kurtulmuştur. şayet fasid olur ise harab ve hüsran olmuştur.”42

(42) Ahmed: 2/290, 425, 4/60-103, 5/72-377’de; Ebu Davud: 864, Namaz bölümünde: Rasulullah’ın (s.a.v.): “Her namaz ki kişiye.....” kavlinin babı; 413, Namaz bölümünde: Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği şeyin namaz olduğu babında; Nesai: 1/232 Namaz bölümünde: Namaza muhasebe babında; İbni Mace: 1425, 1426, Namaz bölümünde: Kişinin ilk olarak hesaba çekileceği amelin namaz olduğu babında; Hakim: 1/262-263’de şöyle demiştir: “Bu isnadı sahih olan bir hadistir.” Zehebi de onaylamıştır. Nitekim bu hadis dedikleri gibidir.

şayet onun iyi amellerinden bir şey dahi kabul edilmiş olsaydı harab olanlardan ve hüsrana uğrayanlardan olmazdı.

Üçüncü Rivayet: Zekatı ve orucu terketmesi ile öldürülür. Haccı terketmesinden dolayı ise öldürülmez. Çünkü bunda ihtilaf vardır. Bu farıza fevr (zorunluluk) izare midir? Yoksa bunda genişlik mi söz konusudur?

Bu farizanın genişlilik izare olduğunu söyleyenler:

“Tehir edilmesinde bir genişlik ve vus’at bulunan bu konuda öldürme nasıl olabilir?” demişlerdir. Ancak bunların dayandıkları gerçekten çok zayıftır. Çünkü o ameli terketmesi ile öldürülen, sadece tehir ettiğinden dolayı öldürülmez. Bir defa bu manzaranın aslı haccı terketmesindeki kararlılığıdır. Mesela: “Hacc bana farzdır” diyecek “ben hacca gitmem” diyecek. İşte bu ihtilaf konusudur. Doğrusu ise: Haccı terkedenin öldürüleceğidir. Çünkü İslam’ın haklarından birisidir. Ancak hakkı ile İslam’ı konuşan kimse için asamet sabit olur. Hacc da İslam’ın en büyük haklarından birisidir.