8- Namazı ikrar edipte ruku ve secdesini tam yapmayanın hükmü?

9- Nebi’nin namaz kılma miktarı ne kadar idi? Aynı zamanda, Nebi’nin (s.a.v.) “Onlara namazı en hafif olarak kıldır” ve Muaz’a: “Sen fitneci misin?” dediği, bu hadislerle manalarında dikkate çektiği, namazın hafifletilmesinin hakikati nedir?

10- Nebi’nin (s.a.v.) tekbir alıp namazı bitirmesine dek namazının tamamını kısaca bir muhtasar niteliğinde -tıpkı soru soranın görüp şahit olacağı gibi- nasıl sıralanıp açıklanabilir?

Yüce Allah bu yola delalet edene irşad buyursun, hüküm ile delilin beyanının arasını birleştirip cemetsin. Yine Allah (c.c.) -cahiller güruhundan misakı, (ilmi) açıklayıp öğreten alimler güruhunda misak alıncaya dek- öğrenmelerinden dolayı almamıştır. (İşte bu soruların hepsine) İbni Kayyim el-Cevziye diye bilinen İmam, Allame, selefin sonuncusu, sünnetin destekçisi, bidatlerin kovucusu şeyh şemsuddin b. Ebi Bekr el-Hanbeli (rh.a.) cevap vermiştir. Allah kendisinden razı olsun kalacağı ve yeri de ebedi cennet olsun.

Hamd Allah’a (c.c.)’dır. Ona hamdeder, O’ndan yardım ister ve O’ndan bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüğünden Allah’a (c.c.) sığınırız. Allah’ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz, saptırdığına da kimse hidayet veremez.

Allah’dan (c.c.) başka hiçbir ilahın olmadığına, Muhammed (s.a.v.)’in de O’nun kulu ve Rasulu olduğuna şehadet ederim. Çokça salat ve selam da O’nun (s.a.v.) aline, ashabına ve zevcelerine olsun.

 

KASTEN NAMAZI TERK EENİN HÜKMÜ

Müslümanlar bir defa; farz olan namazı bilerek, kasten terketmenin günahların en büyüklerinden ve en yükseklerinden birisinin olduğunda anlaşmazlığa düşmemişlerdir. şüphesiz bunun günahı, yüce Allah (c.c.) katında insan öldürmenin, malları çalmanın, zinanın, hırsızlığın ve içki içmenin günahından daha büyük bir günahtır. Bu kötü fiil aynı zamanda Allahu Teala’nın hem dünya ve hem de ahirette akibetine, öfkesine ve cezasına neden olmaktadır.

Sonra bazı alimler namazı terkedenin öldürülmesi, nasıl öldürüleceği ve küfür mü değil mi? Konularında ihtilafa girmişlerdir. Nitekim Süfyan b. Said es-Sevri, Ebu Ömer, Evzai, Abdullah b. Mübarek, Hammad b. Zeyd, Veki b. Cerrah, Malik b. Enes, Muhammed b. İdris eş-şaafi, Ahmet b. Hanbel, İshak b. Râhaveyh ve ashabı bu kişinin (namazı ondan terkedenin) öldürüleceğine dair fetva vermişlerdir. Sonra da nasıl olarak öldürüleceği hususunda ihtilaf edilmiştir. Bu alimlerin cumhuru “Kılıçla boynu vurulur” der iken bazı şaafiler ise “Namaz kılıncaya dek odunla vurulur ya da ölür” demişlerdir.

İbni şüreyh şöyle demiştir:“Kılıçla ölünceye dek korkutulup dürtülür. Çünkü bu O’nun sakındırılmasına ve geri dönmesine en iyi bir çözümdür.” Cumhur Nebi’nin (s.a.v.):

“Muhakkak ki Allah (c.c.) ihsanı her şeyin üzerine yazmıştır. Dolayısıyla öldürdüğünüz vakit güzelce öldürün.”6 hadisini delil getirmişlerdir.

(6) Müslim 1955 Av bölümü: Güzelce kesmek ile ilgili bab’da Ebu Davud: 2815, Kurban kesme bölümü, babu fin nehy en tasbira el-Behaim ve’r-Rıfk bi’z-Zebiha, Tirmizi: 1409 “Bu hadis hasen, sahihtir” demiştir. İbni Mace: 3170; Nesei: 7/229’da tahric etmişlerdir.

Boynun kılıçla vurulması, öldürme tekniklerinin en iyisinden ve kişiye eziyet vermeyen en iyi vurma şekillerindendir. Nitekim yüce Allah (c.c.) mürted olan kafirlerin öldürülüşünü onlara kılıçla eziyet vermeden bile direk boyunlarının vurulması olarak biçmiştir.

Evli olupta zina yapan bir kişi hakkında da onların taşlarla öldürülmesinin (recmin) başlıca nedeni (o taşların atışından çıkacak) olan acının bütün bedenin her tarafında duymasını sağlamaktır. Öyleki o zinakara haram olan bir lezzette bitişmiştir. Aynı zamanda bu öldürme şekli en şeni olan öldürme tekniklerindendir. Nitekim zinaya davet eden bu kişi gerçekten çok büyük ve tehlikeli bir şeye de ayak basmıştır. Böylece de bu akibetin ağırlığı bu (zina) fiiline davet edene göre ayarlıdır. Aynı zamanda bu (recm) akibeti Allah’ın (c.c.) Lut kavmini -işledikleri pisliklerden dolayı- taşlarla recm etmesi (taş yağdırması) akibetini hatırlatmaktadır.

 

FASIL

 

İbni şihab ez-Zühri, Said b. el-Müseyyeb Ömer b. Abdulaziz, Ebu Hanife, Davud b. Ali ve Muzni ise: “Namazı kasten terkedenin ölünceye dek ya da tevbe edinceye dek hapiste kalacağını, öldürülmeyeceğini belirtmişlerdir. Bu mezheb; Ebu Hureyre’nin Nebi (s.a.v.)’den rivayet ettiği şu hadisi delil getirmektedirler. “Ben, insanlar La ilahe illallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. şayet bunu derlerse canlarını, mallarını hak dışında korumuş olurlar.”7 Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

(7) Buhari: 3/112, Zekat kitabının başında ve 6924 12/275’de mürtedlerin tevbe etmeleri bölümü. Farzları kabul etmeyenler babı, Müslim: 21 İman “İnsanların “la ilahe illallah” demelerine dek öldürülmeleri babı, Tirmizi: 261; Nesei: 5/14; Ebu Davud: 2640.

İbni Mesud’dan gelen bir hadiste, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bir müslüman, Allah’dan başka ilahın olmadığına ve benimde Allah’ın rasulu olduğuma şahitlik ederse, bu kişinin üç şeyden biri hariç kanı başka bir müslümana helal olmaz. Evli zani, cana can (birisini öldürmek), Dinini terkeden ve (İslam) cemaatından ayrılan kişi.”8

Bunu Buhari ve Müslim “Sahihaynda” rivayet etmişlerdir.

(8) Buhari: 12/176-177; Ebu Davud: 2640. Allah’ın (c.c.) “Cana can...” ayeti hakkında Bab; Müslim: 1676, Kasame’de Müslümanın ne ile kanı mübah olur babı; Nesei: 7/90; Tirmizi: 2159; İbni Mace: 2533.

şöyle demişlerdir: “Çünkü namaz şeriatın ameli konularındandır. Bunun terki sonucu kişi öldürülmez. Bu tıpkı Oruç, Zekat, Hacc gibidir. Ancak öldürülmesi gerekir diyenler şöyle demişlerdir: “şüphesiz Allahu Teala şöyle buyurmuştur:

“Artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, onları alıkoyun, onların bütün geçit yerlerini tutun. Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekat verirlerse, yollarını serbest bırakınız.” (Tevbe: 9/5)

Her kim “Namaz kılmayan öldürülmez” derse o vakit Ne zaman şirkinden dolayı tevbe edecek olursa öldürülme ondan sakıt olur. Eğer namaz kılmaz, zekat ta vermezse Kur’an’ın zahirine göre bu muhalif olmuş olur.

“Sahihayn’da Ebu Said el-Hudri’den gelen bir hadiste şöyle demiştir: “Ali b. Ebi Talib kendisi Yemen’de iken Nebi’ye (s.a.v.) altından bir küçük parça gönderdi. Nebi (s.a.v.) de bu altını dört kişi arasında taksim edip bölüştürdü ve adamın birisi:

“Ya Rasulallah! Allah’dan kork” dedi. Nebi (s.a.v.) de:

“Yazıklar olsun sana! Ben bu yeryüzünde Allah’dan (c.c.) en çok korkan değil miyim?” diye buyurdu. Adam sonra da gitti. Bunun üzerine Halit b. Velid:

“Ya Rasulallah! Boynunu vurayım mı?” dedi. Nebi (s.a.v.):

“Hayır. Belki namaz kılıyordur” dedi. Halid de:

“Nice namaz kılanlar vardır ki kalbinde olmadığını dilleriyle söylerler?” dedi. Rasulullah (s.a.v.) de bunun üzerine:

“şüphesiz ben insanların kalbini araştırmakla ve içlerini yarmakla emrolunmadım.”10 diye buyurmuştur. Dolayısıyla Nebi (s.a.v.) o kişiden öldürülmeyi kaldırması sadece namaz kılmış olduğundandır. Bu da, namaz kılmayanın öldürüleceğine delalet etmektedir. Bu yüzden de başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

“Namaz kılanları öldürmekten ben nehyolundum.”11 Bu hadiste gösteriyor ki Allahu Teala namaz kılmayanların öldürülmesini nehyetmemiştir.

(10) Buhari: 8/53-54. Meğazi bölümünde Ali ve Halid’in Yemen’e gönderilişi babı: Müslim: 1564, Zekat Bölümü Hariciler ve Sıfatları babında.

(11) Mecmau’z-Zevaid’de Heysemi: 1/296. Bu hadisi Taberani’nin “Kebir” adlı eserine belirtmede bulunmuştur ve: “Hadiste Amir b. Yesak vardır kendisi hadis muhkiridir”.

İmamı Ahmet ve şafii “Müsnedlerinde, Abdullah b. Adiy b. el-Hayyar hadisinden şunu rivayet etmişlerdir: “Ensardan bir adam, Nebi (s.a.v.) mecliste bulunurlarken O’nun yanına geldiğini anlatmıştır. Kendisi münafıklardan bir adamın öldürülmesi hakkında izin istemede hırslı davranıyordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) sesli konuştu ve:

“Allah’dan başka ilahın olmadığına şahitlik etmiyor mu?” diye buyurdu. Ensarlı olan kişi de:

“Evet (ediyor). Ancak onun şahitliği olmaz ki” dedi. Nebi (s.a.v.):

“Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik etmez mi?” diye buyurdu. Ensarlı:

“Evet (eder). Ancak şahitliği olmaz ki” dedi. Nebi:

“Namaz kılmaz mı?” dedi. Ensarlı da:

“Evet (namaz kılar) ancak namazı olmaz ki” dedi. Nebi (s.a.v.) de: